Sandığının Mağduru Olmak
Geçenlerde bana internet aracılığı ile çevre illerin birinden ulaşan hemşire danışanım bulaşma takıntısından muzdaripti. Yaşamı öylesine sınırlanmıştı ki artık evine kimseyi alamıyor(eşi-çocuğu-kendi anne babası hariç),kimsenin evine gidemiyordu. Bulaşık oldu sandığı kaban ve mantolar bile vestiyerin iptal edilmiş bölümlerine hapsedilmişti.
Hatta sperm bulaşığı sandığı ilk hamileliğinde bebeği bir türlü benimseyemeyip bilinçaltının “ bulaşık ürünü olabilir dışarı at!” komutlarına bedeni düşükle yanıt vermişti. Yakınları üzülürken kendisi çok sevinmişti. Kimse de bu durumu anlayamamış tuhaf karşılamışlardı. Bilinçaltının gücüne bakar mısınız! İnancın biyolojisi diye buna derler. Neye inanırsak onu gerçekleştiriyoruz.
Hemşire danışanım nasıl hamile kalınacağını çok iyi biliyor hatta bu konuda mesleki çalışmalarda bile bulunuyordu. Ama gel gör ki bu mantıksız kaygı ile(OKB) baş edemiyordu.
“Zaten oldum bittim titizdim. En çok da tuvalet temizliğine düşkündüm” diyen danışanım takıntısının üst kattaki komşusunun uzun süre tamir edilmeyip birkaç kez üstüne damlayan tuvalet sızıntısı ile alevlendiğini anlatmıştı. İlk hamile kalışı ve düşük deneyimi orda olmuştu.
Sonra başka bir evin çatı katına taşınmış orada kendince hijyen koşulları sağlayıp hamile kalmıştı. Kızı şimdi altı yaşında. Kendisi de ikinci doğumuna hazırlanıyor.
Kızı eşi ve kendisi dışarıdan eve geldiklerinde önce üst baş değişiliyor sonra banyoya gidip yıkanılıyor, çamaşırlar bir yere değdirilmeden makinaya koyuluyor en son makine silinip çalıştırılıyor.
Ne zor bir hayat. Bulaştı kaygısı ve temizle, yıka, yıkayamadığını atmakla tanımlı zihnin ve bedenin aşırı yorulması zorlantısı. Bunun eşe, çocuğa ve sosyal ilişkilere yansıması.
Onunla EFT çalışmamızın özünü bir yaşındayken gelen ikinci kardeşle beraber hiç olmazsa bu bezden kurtulsun diye biraz katı bir tuvalet eğitimi vermiş olabilecekleri için ataları affetme ve onlardan özgürleşme temalı bir çalışma yaptık. Aku noktalarına akupress yaparken “sorumlusu benim. Sandığımın kurbanı oldum. Kendimden ve sevdiklerimden özür diliyorum. Kendimi affediyorum” olumlamalarını bilinçaltına vermeye çalıştık.
Bu hikayenin seyrini geri bildirim aldığımda sizlerle paylaşacağım.
Benzer bir hikayeyi üç gün önce uzaktan akrabam olan S.B ile yaşadım.
Onun da hap yutamama takıntısı vardı. Kırk dört yaşındaydı hap yutamadığı için kansız kalmış, ağrı kesici hap alamadığı için çok ağrılar çekmişti. İki gün sonra fıtık ameliyatı olacaktı ve genel anestezi sonrasında ağrı kesici hap alması gerekiyordu. Onunla da öyküsüne, takıntısına uygun EFT çalıştık. Dün ameliyat oldu. Dört saat önce telefonla aradım. Önce geçmiş olsun dedim sonra ağrı kesici hap yuttun mu dedim. Evet yuttum o kadar da zor değilmiş dedi. Bu yazıyı S.B’nin sandığını yendiği, sandığından özgürleştiği haberinden sonra yazmaya karar verdim.
S.B “Kolayca hap yutanlara imreniyorum.Ne kadar cesur ne kadar başarılılar.Ben aciz, beceriksiz,korkağın biriyim.” ifadelerini kullanmıştı kendisi için. Öz güvenini sağlamak kolay olmadı ama artık o “İhtiyacım olduğunda her türlü hapı yutabilirim.” e inanıyor.
Sandığının mağduru olmamak için sandıklarımızı bırakmaya yaşamı akışında yaşamaya ihtiyacımız var.Başaramıyorsak bir destek alalım ve mutlu kalalım. Sevgilerle…
Canan Nehbit