Her şey maddedir. Her şey enerjidir. İki farklı evrene bakış açısından her şey enerjidir tarafındayım. Enerji yok olmaz dönüşür ve yaptırım gücü vardır.(E=mc2- Einstein)
Düşünce de enerjidir. Japon araştırmacı Masuro Emato “Suyun verdiği mesajlar” kitabında düşüncenin maddeyi nasıl etkilediğini göstermişti. Küfür ve hakaret gibi negatif mesajların su kristallerinin simetrisini bozduğunu, Dua, sevgi ve Bethoven’in 9. Senfonisi gibi pozitif mesajların ise çok düzgün ve simetrik su kristalleri oluşturduğunu deneyimlemiş ve fotoğraflamıştı.
Vücudumuzun %70’inin su olduğunu düşünürsek, olumsuz düşünce ve inançlarımızla vücudumuza ne yaptığımızı siz düşünün. Okumaya devam et →
Geçenlerde bana internet aracılığı ile çevre illerin birinden ulaşan hemşire danışanım bulaşma takıntısından muzdaripti. Yaşamı öylesine sınırlanmıştı ki artık evine kimseyi alamıyor(eşi-çocuğu-kendi anne babası hariç),kimsenin evine gidemiyordu. Bulaşık oldu sandığı kaban ve mantolar bile vestiyerin iptal edilmiş bölümlerine hapsedilmişti.
Hatta sperm bulaşığı sandığı ilk hamileliğinde bebeği bir türlü benimseyemeyip bilinçaltının “ bulaşık ürünü olabilir dışarı at!” komutlarına bedeni düşükle yanıt vermişti. Yakınları üzülürken kendisi çok sevinmişti. Kimse de bu durumu anlayamamış tuhaf karşılamışlardı. Bilinçaltının gücüne bakar mısınız! İnancın biyolojisi diye buna derler. Neye inanırsak onu gerçekleştiriyoruz.
Hemşire danışanım nasıl hamile kalınacağını çok iyi biliyor hatta bu konuda mesleki çalışmalarda bile bulunuyordu. Ama gel gör ki bu mantıksız kaygı ile(OKB) baş edemiyordu.
Okumaya devam et →
EFT Terapisi, Yaşam Koçluğu
kategorisine gönderildi
Koçluk yaptığım öğrencilerimle anne babaları arasında ilan edilmemiş bir savaş gözlemlediğim ve anne babaların çaresizliğine bir nebze katkıda bulunabilmek için bu yazıyı yazmak istedim. Anne babaların çocukları ile iletişimlerinde onların duygusal ihtiyaçlarını anlayıp söylediklerinin çocuk tarafından nasıl okunduğunu ve onlara ne hissettirdiğini şöyle özetleyebilirim.
ÇOCUKLAR ANNE-BABALARINI NASIL OKUYOR NE HİSSEDİYORLAR
1) Emir vermek, yönlendirmek.
Duyguların önemsiz. Dediğimi yap. (Zorunluluk ve öfke duygusu yaratır.)
Okumaya devam et →
Herkes için evlilik öncesi flört dönemi evliliklerin ömrünün tahmin edilebileceği bir dönemdir. Ancak aşkın gözü kör olduğu için bu döneme has görmezlikle yapılan evlilikler maalesef kısa sürede tükeniyorlar.
Beraberliklerde en önemli kriter önce kendini bilmektir. Olmazsa olmazlarınız, kırmızı çizgileriniz, nelerden vazgeçemeyeceğiniz ve hangi konularda değişebileceğinizi bilmek gibi.
Okumaya devam et →
Hangi dili konuşursak konuşalım niyetlerimiz söz aracılığı ile şekil bulur. Rüyalarımız, duygularımız, kim olduğumuz söz ile ifade bulur.
Söz sadece bir ses ya da yazı sembolü değildir. Söz bir güçtür. Kendimizi ifade etme ve iletişim kurma gücüdür. Sözle düşünür, düşünmekte kullandığımız sözlerle yaşamımızdaki olayları yaratırız.
Okumaya devam et →
EFT Terapisi, Yaşam Koçluğu
kategorisine gönderildi
Son zamanlarda danışanlarımın en çok affetmeye ihtiyaçları olduğunu ve affetmeye dair dirençlere sahip olduklarını fark ettim ve bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Karşı tarafa atmak üzere tuttuğumuz kin ve nefretin ateşten topu; tutan eli de yakar, bedene hastalık ruhumuza da ağırlık getirir.
Affettiğimizde kimse bize borçlanmaz. Yani koşullu affetme olmaz. Kendimiz için affederiz. Affetmek bir özgürlük seçimidir. Kendimizi ve yaşamımızda rol alanları affettiğimiz zaman gerçek anlamda özgürleşiriz.
Okumaya devam et →
Trabzon Tabakhane Çarşısındaki yeni ofisimize taşındık, ziyaretimize bekleriz!
Yaşam Koçluğu
kategorisine gönderildi
Genellikle dikkat eksikliği ile beraber görülen hiperaktivite ailelerce 3-4 yaşlarında fark edilse de en sık olarak grup ortamına uyum sağlamaya çalıştıkları ve dikkat gerektiren işleri sık olarak yapmak zorunda oldukları okul çağında bu durum belirgin olarak göze çarpar. Çocuk psikiyatristlerince teşhis ve ilaç tedavisi ile eksik hormonlar takviye edilerek belirtiler büyük ölçüde kontrol altına alınabilmektedir. İlaç tedavisinin yanı sıra pedagojik destek yaklaşımları ile de dikkat süresi artabilmektedir.
Okumaya devam et →
Öğrenci Koçluğu
kategorisine gönderildi
Çocuğumuzu anlamak için gelin empati yapalım. İçimizdeki çocuğa soralım kendimiz için ne yaptık? Hayallerimizi ne kadar gerçekleştirdik? Potansiyelimizin ne kadarını yaşama aktarabildik?
Bir de Amerikalı psikolog Maslow’un İhtiyaçlar hiyerarşisi ile ilgili teorisini (1943) hatırlayalım.
1-Fizyolojik ihtiyaçlar: Yeme,içme barınma,üreme vb.
2-Güvenlik ihtiyaçları: Kendini güven içinde tehlikeden uzak hissetmek.
3-Ait olma ve sevgi ihtiyaçları: Başkaları ile ilişki kurmak ,kabul edilmek,kabul görmek.
4-Değer ihtiyaçları: Prestij,başarı,yeterli olmak ve başkalarınca benimsenip tanınmak.
5-Kendini gerçekleştirme ihtiyaçları: Kişinin amacını gerçekleştirmesi ve potansiyelini ortaya çıkarması, kişisel tatmin,kişisel başarı, bilimsel buluşlar.
Maslow’un ihtiyaçlar piramidinin en üstünde kendini gerçekleştirmek vardır. Kanımca entellektüel ihtiyaçların gündeme gelmesinde temel ihtiyaçların ne oranda karşılanması gerektiği kültürlere göre ve kişinin yaşam standartlarına göre değişebilir.Koçluk eğitimi alırken ilk öğrendiğimiz ön kabul insanın mükemmelliği idi.İnsan güçlü isteklerinin potansiyellerine de sahipti.Pozitif psikolojiden beslenen yaşam koçluğu öze yönlendirerek Sokrates’in bilgiyi doğurtma yöntemi ile kişiyi hard diskinde kayıtlı olan cevaplara ulaştırıyordu.
Okumaya devam et →
Yaşam koçluğunu ilk olarak sporcu gençler, sonra da güvenilir çözüm ortağı arayan genel müdürlerin talebi yaratmıştır. Bu nedenle endüstriyel psikologlar koçluk hizmet alanının ilk öncüleri olmuşlardır. Koçluğun yaklaşık yirmi yıllık bir geçmişi vardır. Günümüzde kişisel gelişime artan ilgi yaşam koçluğu talebini de artırmıştır.
Freud, Jung, Adler Psikoloji bilimine büyük katkı koydular ve geliştirdiler.
1980’li yıllarda hümanist yaklaşımın devamı olarak sağlıklı kişilerin güçlü yönlerine odaklanarak daha mutlu, daha başarılı ve daha sağlıklı olmayı hedefleyen bakış açıları kazandıran pozitif psikoloji kavramı gelişti.
Klasik psikoloji insanların zayıf yönlerine, ruhsal hastalıklarına odaklanmaktaydı.
Okumaya devam et →